Atatürk Bulvarı No:237/26 Kavaklıdere 06680 Ankara

Hematoloji Testleri

 

Özel Viromed Laboratuvarlarında tüm hematolojik hastalıkların tanısı için gerekli testler yapılmaktadır. Çabuk yorulma, halsizlik, göğüs ağrısı, nefes darlığı, adet kanamalarının uzun sürmesi, morarmalar, diş eti kanamaları, burun kanaması, tekrarlanan enfeksiyonlar, ateş, kilo kaybı, bezelerde büyüme, kemik ağrıları, akut lösemi, ciltte kırmızı döküntüler gibi belirtilerle uzman doktorlara başvuran hastalara hematoloji testleri uygulanmaktadır.

Hematoloji Testleri Nelerdir?

Hematolojik hastalıklara tanı konurken, şüphe edinilen hastalığa göre farklı testlere başvurulabilir. Tam kan sayımı ile kandaki hemoglobin ve kan hücrelerinin miktarı ölçülür. Periferik yayma ile kan mikroskop altında ölçülür ve hemoglobin alt tiplerinin analizi yapılır. Kemik iliği biyopsisiyle, kemik iliği incelenir. Diğer hematoloji testleriyle ise, kan yapımı için gerekli vitamin B12, demir ve folik asit düzeyleri incelenir; kanın pıhtılaşması kontrol edilir; kan hücrelerinin sürelerine ve işlevlerine ilişkin testler uygulanır; bağışıklık sistemi hücrelerinin ürettiği proteinler tetkik edilir; kemik iliği hücrelerinin kromozomları ve diğer yapı taşları tahlil edilir. Radyolojik incelemeler için de hematoloji testleri sıklıkla tercih edilir.

Hematoloji Testleri Hazırlık

Yapılacak hematoloji testlerinden doğru sonuç alınabilmesi için, hastaların test öncesi dikkat etmesi gereken bazı noktalar vardır. Günlük egzersiz, diyet, ilaç alınması, sigara kullanımı ve açlık birçok laboratuvar tetkikini etkilemektedir. Bu nedenle, hematoloji tetkikleri için sabah aç karnına kan verilmelidir. Fiziksel aktivitelerin test üzerinde etkileri olabileceğinden, test öncesi hastaların ağır ve zorlayıcı egzersizlerden kaçınmalarını tavsiye ediyoruz. Laboratuvar testlerini etkileyebileceğinden, kullanılan ilaçlar hakkında doktora bilgi verilmesi ve aksi söylenmedikçe günlük düzeyini bozmadan ilaçlara devam edilmesi gerekir.

Hematoloji Test Sonucunu Etkileyen Faktörler

Hematoloji testinin sonucu katılım, ırk ve cinsiyet gibi faktörlerden etkilenmez. Ancak, beslenme, fiziksel aktivite, alkol, vücut ağırlığı, kas dokusu, gebelik, aktivite, pozisyon ve ilaç kullanımı, hematoloji testinin sonucunu etkileyebilir.

Hematoloji Testi Nasıl Yapılır?

Hematoloji testleri için üç tip kan alma metodu vardır;

1. Venöz Kan Alımı

Venöz kan alımıyla yapılan testler açlık gerektiren testler olduğu için 8 – 12 saatlik açlığın ardından alınması gerekir. İlaç tedavisinin sürdüğü durumlarda, kan alımı sabah ilaç alımından önce yapılmalıdır. Kan alınırken hasta yatar ya da oturur pozisyonda olmalıdır. Prognoz izlemesi için, kan örnekleri hastadan her zaman aynı pozisyonda alınmalıdır. Turnike kolda 30 saniyeden fazla takılı kalmamalı ve iğnenin başarılı olarak damara yerleştirilmesinden sonra çıkarılmalıdır. Enjektör ile kan alımı sırasında tüpe kuvvetli aspirasyondan kaçınılmalıdır. Antikoagülan içeren tüplere kan alınırken, kanın işaretli çizgiye kadar dolmasına özen gösterilmelidir. Vakumlu tüp kesinlikle çalkalanmamalıdır.

2. EDTA’lı Tam Kan Alımı

EDTA’lı tam kan alımı, mor kapaklı cam tüplere alınır. 2 ML tam kan, tüp içerisinde pıhtı oluşmaması için kan alınır alınmaz tüp 8 – 10 kez yavaşça karıştırılır. Kan alınırken, kanın işaretli çizgiye kadar doldurulmasına özen gösterilmelidir. Aksi durumlarda, yeniden kan örneği alınması gerekebilir.

3. Sitratlı Tam Kan Alımı

Sitratlı kan alımı, 9 : 1 oranında sodyum sitrat içeren mavi kapaklı tüplerle alınır. Kan örneğinin, tüpte bulunan sodyum sitrat ile karışabilmesi için tüpler işaretli çizgiye kadar doldurulmalıdır. Ardından, tüp 8 – 10 kez yavaşma alt üst edilmeli ve kanın antikoagülan ile temas etmesi sağlanmalıdır. Koagülasyon testleri için alınan sitrat plazma örneği 20 – 25ºC’de 4 saate kadar stabil kalmaktadır. Bu süre zarfında testin uygulandığına emin olunmalıdır.

 

Sıkça Sorulan Sorular

Hematoloji, kan bilimi anlamına gelir ve kan bozukluklarıyla ilgilenen bilim dalına verilen isimdir.

Hematoloji, İç Hastalıklar (Dahiliye) tıbbi biriminin iç branşıdır. Bu alan, genellikle lenfatik organlara, kemik iliğine, kan sayımı düzensizliklerine, trombosit düzensizliklerine odaklanır. Lenf bezleri, timus, dalak ve lenfoid dokusu dahil tüm kan hücreleri tarafından beslenen organlar, hematolojinin uzmanlık alanına girer.

HGB, hemoglobin proteinin kısa ismidir. Hemoglobin, solunum organlarından dokulara oksijen, dokulardan organlara karbondioksit ve proton gazlarını taşır. HGB, eritrositlerin içinde bulunan, başlıca sentez yeri kemik iliği olan, demir içeren moleküllerle bağlı proteindir.

WBC, akyuvar, beyaz kan hücresi ve lökosit aynı anlama gelmektedir. Asıl görevi vücudumuzda enfeksiyonlarla mücadele etmek olan bu beyaz kan hücrelerinde, zaman içinde artış veya azalma gözlemlenebilir.

Lökositler, mikroskop altında incelendiği zaman farklı görüntüler gösteren bir grup hücredir. Bu hücreler, vücuda giren mikrop ve virüs gibi hastalık etkenleri gibi yabancı cisimlerle mücadelede görev alır.

Eritrosit, yapısında bulunan, kana kırmızı rengini veren hemoglobin ile dokular arasında karbondioksit ve oksijen gibi gazların taşınmasını sağlayan alyuvarlardır.

Trombositler, kanamaya karşı vücudumuzu koruyan hücrelerdir. Kan sıvısı içinde birbirlerinden ayrı yüzerler ve kanama halinde ilgili bölgeye yapışarak kanın sıvı kısmında bulunan pıhtılaşmada görevli diğer elemanlarla pıhtı oluşumuna yardımcı olur.

Koagülasyon, kanın pıhtılaşması anlamına gelir. Kanamanın durmasında önemli birimlerden biridir ve olası bir yaralanma halinde reaksiyon oluşumuna engel olmaya, kanın pıhtılaşma sürecini hızlandırmaya çalışır.