Patogenez hastalığın esası ve gelişimi anlamında kullanılan bir tabirdir. Bir hastalığın kaynağı ve gelişmesi esnasında organizmada meydana gelen değişikliklerin bütünüdür.
Herpes virüsü, deriye temas etme ile bulaşan ve ömür boyu tekrar edebilen viral bir enfeksiyondur. Halk arasında uçuk diye tabir edilen enfeksiyon belirtisinin sebebi Herpes simplex isimli virüstür.Herpes virüsü, dudak, beyin, göz ve cinsel bölgede uçuk çıkmasına sebep olabilir. Enfeksiyon, kişinin bağışıklık sistemine bağlı olarak bir hafta içerisinde kendiliğinden geçebilirken, ağrılı ve kaşıntılı yaralar da oluşturabilir.Dermatoloji uzmanları tarafından verilen krem veya çeşitli ilaçlarla etkisi en aza indirgenebilir bir enfeksiyondur.
Meme kanserinin en yaygın belirtileri meme üzerinde ağrısız, sert yapılı bir kitle; meme boyutunda veya şeklinde meydana gelen değişiklik; meme cildinde ortaya çıkan morluk, yara, damar genişlemesi, kızarıklık; meme başından kansız veya kanlı akıntı gelmesi; meme başında renk değişikliği; meme başında genişleme, içeri çökme, kabuklanma, yara, çatlak görülmesidir.Meme kanserinin kesin tanısı, ancak mamografi çekiminden ve tümör belirteçlerinin yorumlanmasından sonra konulabilir.
Kuşkulu sitoloji, serviks kanser türlerinden birine neden olabilecek öncül lezyonların saptandığı anlamına gelmektedir. Böyle bir durumda, hastaya sunulacak tedavi planı ile hastanın kansere yakalanma olasılığını en aza indirgemek hedeflenmektedir.
Eklem romatizması rahatsızlığı bulunan hastalarda genel olarak cilt altında bezeler, soğuktan sararan veya beyazlayan el parmakları, sabahları eklemlerde hissedilen sertlik, eklemlerde hareket kısıtlılığı, ağrı ve şişlik gibi bulgular gözlemlenir. Hastalığın kesin tanısı için, çeşitli romatoloji testleri yapılabilir.
İltihaplı kas romatizması, vücutta yaygın hassasiyete ve ağrıya yol açan bir doku romatizmasıdır. Uzun vadeli etkileri süren hastalık, yumuşak doku romatizması, kas romatizması ve fibromiyalji sendromu olarak da bilinir.
İltihaplı romatizma belirtileri arasında eklemlerde şiddetli ağrı, yüksek ateş, halsizlik, el ve ayaklarda tutulma, eklem bölgelerinde meydana gelen şekil bozuklukları, eklemlerde kızarıklık, yanma, şişme ve sıcaklık hissi yer alır.
Lupus hastalığının tedavi edilmemesi durumunda, hastaların yanaklarında ve burnunda kabarık kelebek şeklinde yara izleri kalabilir, ciltte döküntüler meydana gelebilir. Ayrıca, hastalığın vücudun diğer bölgelerini de etkilemesi muhtemeldir. Çünkü lupus hastalığı cildi ve hayati organları etkileyen bir hastalıktır.
Kelebek hastalığı olarak da bilinen Lupus, vücuttaki pek çok organı etkileyen romatizmal bir hastalıktır. Lupus hastalığı, kişinin bağışıklık sistemi vücutta önemli bir yapı taşı olan kollajene saldırması durumudur.
ANA testinin negatif olması, hastanın muhtemel otoimmün romatolojik hastalıklardan birini taşımadığı anlamına gelir. Ancak, değerlendirmenin yeniden yapılması için otoantikor testleri de çalışılmalıdır.
Anti CCP, romatoid artrit hastalığının tanısında ve tedavi takibinde kullanılan hastalığa özgü bir kan parametresidir. Romatoid artrit hastalığının teşhisinde en sık başvurulan yöntemlerden birisi CCP kan testidir.
Patolojik incelemeler sonucunda negatif sonuç elde edilmesi, biyopsi yapılan dokuda kanser bulgusuna rastlanmadığı anlamına gelmektedir.
Patoloji testi sonuçları, genellikle bir hafta içerisinde çıkmaktadır. Hastanın durumunun kritik olduğu durumlarda test çalışması öne alınabilirken, bazı durumlarda ek fikir oluşması adına biyopsi örneklerine detaylı inceleme yapılabilir. Patoloji sonucunun gecikmesi, sonucun kötü bir hastalığa işaret ettiği anlamına gelmeyebilir. Hastalara en kesin ve doğru tanının konabilmesi için ek çalışma yapılması gerekebilir.
Patoloji, doku ve organlarda meydana gelen fonksiyonel ve yapısal bozuklukları inceleyen bilim dalıdır. Patoloji bölümü, sedef hastalığı, tiroid hastalıkları, gastrit, akciğer parankim hastalıkları ve ülseratif kolit gibi hastalıklara bakar.
Çölyak hastalığı, vücudun bazı tahıl ürünlerinde bulunan glutene karşı aşırı bağışıklık göstermesi durumudur. Vücut glutene saldırdığı için hastanın bağışıklık sistemi ve bağırsak duvarlarında iltihaplar meydana gelir. Kusma, karın ağrısı, ishal, bulantı gibi belirtilerle ortaya çıkan bir otoimmün hastalıktır.
Behçet hastalığı, ağız ve genital bölgede ortaya çıkan yaralar, gözlerde şişlik ve kızarıklık, cilt problemleri, sindirim sistemi rahatsızlıkları gibi problemleri beraberinde getiren bir otoimmün romatizmal hastalıktır.
Ailevi akdeniz ateşi, akciğer, karın ve eklemlerde ağrılı iltihaba ve ateşe neden olan; cilt döküntüsü, şişlik, kas ve eklem ağrısı gibi belirtilerle ortaya çıkan bir otoimmün hastalıktır. Gen mutasyonundan kaynaklı bir hastalıktır ve ebeveynlerden çocuklarına geçer.
Sjögren sendromu, bağışıklık sisteminin gözyaşı ve tükürük bezlerine, belirli eklem bölgelerine saldırmasıyla oluşan, göz ve ağız kuruluğu, eklem ağrısı gibi belirtilerle karşımıza çıkan bir otoimmün hastalıktır.
Günümüz tıp dünyasında otoimmün hastalıkları net bir şekilde iyileştiren bir tedavi bulunmamakla birlikte, aktif bağışıklık tepkisi kontrol altına alınabilmektedir. Diyet, düzenli egzersiz ve bazı ilaçlarla hastalıkların etkileri azaltılabilir.
Otoimmün hastalıkların klasik belirtileri arasında iltihaba bağlı şişme, vücut ısısında artış veya azalma, kas ağrısı, kızarıklık, ellerde ve ayaklarda uyuşma, saç dökülmesi, yorgunluk, dikkat dağınıklığı ve cilt döküntüleri yer alır.
Belirtisi gözlemlenen hastalık neticesinde ilgili doktora yönlendirme yapılmaktadır. Genellikle otoimmün hastalıklara, çeşidi neticesinde endokrinoloji uzmanı, dermatoloji uzmanı, gastroenteroloji uzmanı ve endokrinoloji uzmanı bakar.
Otoimmün hastalıklarının nedenleri tam olarak bilinmemekle birlikte, genetik ve çevresel faktörler sonucu ortaya çıktığı tahmin edilmektedir. Kadınlarda, erkeklere oranla daha sık görülen bu hastalıklar, sigara, alkol, hamilelik gibi durumlarla tetiklenebilir.
FISH testi, %95 oranında güvenilir sonuçlar verir. FISH testi sonuçları 2 – 3 gün içinde sonuçlanır.
• Hastadan alınan kan, amniyon sıvısı, tümör hücreleri veya kemik iliği örneği cam bir slaytla sabitlenir.
• Ardından DNA, çift iplikçileri tek ipçiklere ayırmak için ısıtılır.
• Numuneye floresan problar eklenir.
• Floresan boya ile işaretlenmiş prob, belirli DNA parçalarına tutunur.
• Özel mikroskop altında incelenir.
Şüpheli temastan ortalama 10 gün sonra yapılacak HIV PCR testi ile kanda virüsün varlığı saptanabilmektedir. Son derece güvenilir ve hassas bir yöntem olduğu için tercih edilmektedir.
• PCR testi için, hastanın boğazından veya burnundan sürüntü yöntemi ile örnek alınır.
• Ardından alınan örnekteki nükleotitlerin uygun koşullarda çoğaltılması için tüpe konur.
• Tüpte bulunan çift sentetik DNA parçaları incelenerek test sonucu değerlendirilir.
Metabolizması hızlı çalışan kişilerin kilo alamama problemi yaşadığı ve metabolizması normal çalışan insanlara göre, organların daha çok çalışması sebebiyle daha kolay yaşlandıkları bilinmektedir.
Metabolizma yaşı, bireylerin metabolizmasının çalışma hızına, beslenme rutinine, genetiğine, spor aktivitelerine ve fiziksel sağlığına göre ortaya çıkan beden yaşı olarak bilinir. Bu değer, gerçek yaşınızın üzerindeyse sağlık problemleriyle karşılaşma riskinin yüksek olduğu anlamına gelir. Metabolizma yaşınızı, Özel Viromed Laboratuvarlarında yaptıracağınız metabolizma testleri ile öğrenebilirsiniz.
Toksik maddelerin vücutta birikme hızına göre ve yaşa bağlı olarak belirtilerin görülmesi değişiklik gösterir. Şeker hastalığı, kolesterol yüksekliği, ürik asit metabolizma bozuklukları; aşırı su içme isteği, sık idrara çıkma, geçmeyen yaralar tekrarlayan idrar yolu enfeksiyonları, erkeklerde cinsel fonksiyon bozuklukları, ailede erken ölümler, erken kalp damar rahatsızlıkları gibi belirtilerle ortaya çıkabilir.
Bazal metabolizma hızı, vücudun kullandığı oksijen miktarına göre yaktığı kalori ölçülerek bulunabileceği gibi; kandaki protein bazlı iyot miktarı incelenerek de bazal metabolizma hızı ölçülebilir. Kadınlarda bazal metabolizma hızı [700 + 7 x Vücut Ağırlığı (kg)] x Fiziksel Aktivite Katsayısı formülü ile hesaplanır. Erkeklerde bazal metabolizma hızı ise [900 + 10 x Vücut Ağırlığı (kg)] x Fiziksel Aktivite Katsayısı formülü ile hesaplanır. Fiziksel aktivite katsayısı, az hareketli yaşam tarzı için 1.2, orta derecede hareketli bir yaşam tarzı için 1.5, çok hareketli yaşam tarzı için 1.8 olarak varsayılır.
Sigara bırakıldığında metabolik hızın yavaşladığı doğrudur. Ancak, bu durum zamanla birkaç hafta veya birkaç ay içinde normale dönecektir. Bu sürede az kalori harcanıyor olması, sigara bırakıldıktan sonra tat ve koku alma hislerinin normale dönmesine bağlı iştah artışı da kilo alma ihtimalini artırabilir.
PatoMetabolizma kış aylarında daha yavaştır. Protein bakımından zengin beslenmemek, spor yapmamak, düzensiz uyku, hormon bozuklukları, sık kilo alıp verme, depresyon, insülin direnci ve hareketsiz yaşam metabolizmayı yavaşlatan etkenlerdir.
• Gün içinde en az 2 – 3 litre su içiniz.
• Acı baharatlı yiyecekler tüketiniz.
• Hareketli bir yaşam sürdürmeye çalışın.
• Dengeli beslenme programı yapın. Gün içinde az ve sık beslenin.
• Hava sıcaklığına bağlı olarak metabolizma hızınız değişkenlik gösterebilir. Bu yüzden, kış aylarında daha fazla egzersiz ve diyet yapmaya özen gösterin.
• Güne kahvaltıyla başlayın, öğlen yemeğinde ana yemek, akşam yemeğinde hafif yemek tercih edin.
• Gün içinde 3 fincan Türk kahvesi ya da 3 bardak şekersiz filtre kahve tüketin.
İdrar kültür testinde üreme olmaması, verilen idrar örneğinde herhangi bir mikrobik hastalığın saptanmadığı anlamına gelir. Yani, testin hastalık bakımından negatif sonuç verdiği kanısına ulaşılır.
İdrar yolu enfeksiyonlarının teşhisinde, tam idrar testi yöntemi kullanılır. Test için steril bir kaba idrar örneği alınır ve incelenir. İncelemeler sırasında idrarın rengi, kokusu, yoğunluğu, berraklığı ve bulanıklığı değerlendirilir. Alınan kültür örneği, kimyasal ve mikrobiyolojik olarak analiz edilir.
İdrar testi ile bel soğukluğu tanısının konması mümkündür. İleri incelemeler gerekirse, erkeklerde idrar kanalından, kadınlarda ise rahim ağzından alınan kültür örnekleri kullanılmaktadır. Gerekli görülürse, boğazdan ve rektumdan örnek de alınabilir.
Kadın hastalıkları ve doğum uzmanı tarafından alınan vajinal sürüntü örneği, steril bir şekilde laboratuvarımıza ulaştırılır. Ardından mikroskopik inceleme yöntemi ile kültür değerlendirmesi yapılır.
Laboratuvarımızda yapılan kültür testlerinin sonucunun çıkma süresi, kültür testi türüne göre değişiklik göstermektedir. Örneğin idrar testi aynı gün veya ertesi gün sonuçlanırken, kan testi sonucu 3 gün içinde çıkmaktadır. Tüberküloz kültür testi sonucunun çıkması ise bir ayı bulabilmektedir.
Şiddetli epistaksis bulunan hastaların yaklaşık yarısında kanama zamanını etkileyen hastalıklar bulunur. Bu hastalıklar, edinsel bozukluklar veya kalıtsal etmenlerden kaynaklı olabilir.Trombositopeni de bu bozuklukların sebeplerinden biridir. Trombosit sayısı 20.000’in altında olan hastalarda, rastgele kanamalar görülebilir. Ayrıca, non steroid anti inflamatuar ilaçlar, aspirin gibi etmenler de hastalıkları etkilemektedir.Kronik alkol alımı, trombosit fonksiyon bozukluklarına ve kanama zamanının artmasına sebep olabilir.
Koagülasyon hangi tüpe alınır? Koagülasyon tüpleri, yeşil kapaklı tüplerdir. Bu tüpler lityum veya sodyum heparin içeren antikoagülanlardır. Heparin, tromboplastini ve trombini inaktivite eder ve koagülasyon sürecini doğal olarak durdurur.
Antikoagülan, kanın pıhtılaşmasını önlemek için kullanılan bir maddedir. Kanama riski açısından hastaların yakından izlenmesi ve dikkatle değerlendirilmesi çok önemlidir.
Normalde 37°C olan vücut sıcaklığının, 35°C altına düşmesi halinde meydana gelen rahatsızlık hipotermi olarak adlandırılır.Genellikle kar, soğuk su, rüzgar ve yağmura çok uzun süre maruz kalma halinde tetiklenir. Çünkü, insan vücudu bulunduğu ortamla ısı alışverişi yapar ve vücut ısısı bu doğrultuda değişiklik gösterebilir.
Vücutta doku ve organlarda bağışıklık sisteminin enfeksiyonla savaşına yenik düşmesi neticesinde oluşan hasara sepsis adı verilir. Sepsis, organ yetmezliklerine, hatta yaşam kaybına sebep olabilir.Dünyada, sepsis sebebiyle her 3 saniyede bir kişi hayatını kaybetmektedir. Enfeksiyon hastalıklarında görülen yaşam kaybının çoğu sepsis kaynaklıdır.Sepsis belirtileri aşırı titreme, kas ağrısı, sersemlik, ateş, nefes darlığı, solgun renkli bir cilt, gün boyu idrar yapamama ve ölecekmiş hissiyatıdır.
Kanda görülen pıhtılaşma bozukluklarına tanı koyabilmek için APTT testi yapılır. Bu test ile, pıhtılaşma faktörlerinde oluşan eksiklik veya bozukluk tespit edilebilir. Özellikle cerrahi operasyonlardan önce kullanılmaktadır. Böylece, kanama ile ilgili riskler daha net değerlendirilebilir.
Koagülasyon, kandaki küçük çekirdeksiz kan pulcuk hücresi ile kanın havayla teması sonrası tortu oluşturmasıdır. Pıhtılaşma olarak da bilinir. Kanın pıhtılaşamaması durumunda hemofili hastalığı ortaya çıkar.
Dicloflam, orta şiddete kadar olan ağrıların ve iltihapların tedavisinde kullanılan steroidsiz antienflamatuar bir ilaçtır. Doktor kontrolünde alınması gereken bir ağrı kesicidir. Yan etkilerinin bulantı, kusma, mide ağrısı, baş dönmesi, baş ağrısı, ishal ve iştahsızlıktır.
İlaç alındıktan yaklaşık 30 dakika içinde etkileri başlayan ilaç zehirlenmesi halinde derhal hastaneye başvurulması önerilmektedir. Bulantı, terleme, kusma, sersemlik, bilinç bulanıklığı, ishal, aşırı tükürük ve karın ağrısı ilaç zehirlenmesinin başlıca belirtileridir.
Test öncesi hastaya bilgilendirme onay formu imzalatılır. Test öncesinde hastanın tansiyon, nabız ve solunum bulguları izlenir. Test yapılacak ilaç tablet formunda ise, hastaya belirlenmiş dozun altında olarak verilir. Uygun bekleme süresinin ardından reaksiyon gelişmezse, 30 dakikada bir üst doz verilerek tedavi dozuna ulaşılır. Test yapılacak ilaç enjeksiyon formunda ise, ilaç cilt yüzeyine damlatılır, arından lansete batırılır ve 15 dakika bekletilir. Eğer bir reaksiyon görülmezse, insülin enjektörüyle cilt içine az miktarda verilir. Yirmi dakikada bir artan dozlarla verilmeye devam edilir ve tedavi dozuna ulaşılır. Reaksiyon görülmezse, test negatif kabul edilir ve hastanın ilacı belirtilen dozda almasına izin verilir.
Tıp dilinde Sistit adı verilen idrar torbası iltihabı sürekli idrar hissi olarak bilinmektedir. Kadınlarda çok sık görülen bir hastalık olan sistit, çok sık olmasa da erkeklerde de görülebilir.
Sistit tedavisi için, yani sürekli idrar hissinin geçmesi için aşağıdaki adımları takip edebilirsiniz;
• Karnınızın alt bölümünü su torbası, ısıtıcı ped veya sıcak havlu ile sıcak tutun. Böylece, bu bölgedeki baskı hissinin azalmasını sağlayabilirsiniz.
• Sıvı tüketiminizi artırın. Ancak kafeinli, alkollü ve narenciye sıvılarının tüketimini hastalığınız bitinceye kadar azaltmalısınız.
• Her gün 15 – 20 dakikalık sitz banyosu, bilinen diğer adıyla oturma banyosu yapın.
• Doktorunuzun tavsiye edeceği, bakteri kaynaklı sistit durumunda, antibiyotiklerinizi düzenli kullanın.
• Dar pantolon ve pamuklu olmayan iç çamaşırı tercihinden kaçının.
• Cinsel ilişki sonrası hemen idrara çıkın.
İdrar kültüründe üreme olmaması, hastada herhangi bir anormallik olmadığı anlamına gelir. İdrar kültüründe üreme olması ise, pozitif idrar kültürü demektir ve hastada muhtemel bir idrar yolu enfeksiyonu olduğunu işaret eder.
İdrar kaçırma problemi tecrübe eden kişilere önerilerimiz şunlardır;
• Günde en az 2 litre sıvı tüketiniz.
• Uyumadan dört saat önceye kadar sıvı alımından kaçınıp, yatmadan önce mesanenizi boşaltınız.
• Akşam saatlerinde sulu sebze ve meyve tüketiminden kaçınınız.
• Aşırı baharatlı yiyeceklerden, kafeinli ve asitli içeceklerden uzak durunuz.
• Fiziksel aktivitelerinizi artırınız.
• Kilo vermeyi destekleyecek şekilde düzenli ve dengeli besleniniz.
• Sigara kullanmayınız.
• Tuvalete çıkmada zorlanmayı engellemek için lifli gıdalar tüketiniz.
• Rutin bir tuvalete çıkma programı oluşturunuz ve şiddetli durumlarda rahatlatıcı tedavi seçenekleri için doktorunuza başvurunuz.
İdrar kültürü, idrar yollarında herhangi bir enfeksiyon etkeni olup olmadığını araştırmak amacıyla alınan bir tahlil yöntemidir. İdrar kültürü, sonucunun sağlıklı değerlendirilmesi ve yorumlanması için, spot idrar örneğinden farklı alınmaktadır.
Erkeklerden alınan idrar kültürü esnasında şu adımlar takip edilmelidir;
• Cinsel organ sabunlu bez ile temizlenir.
• Ardından steril gazlı bez veya temiz peçete yardımıyla kurutulur.
• İdrar örneği alınırken idrarın bir kısmı tuvalete yapıldıktan sonra steril kap doldurulmaya başlanır.
Kadınlardan alınan idrar kültürü sırasında aşağıdaki adımlar takip edilmelidir;
• Kadınların idrar örneği verirken daha dikkatli olması gerekir. Vajinal floranın idrar örneği ile temas etmesini engellemek için, vajina temizliği gereklidir.
• İdrar örneği vermeden önce eller sabunla uygun şekilde yıkanmalıdır.
• Ardından vajinanın dudakları aralanıp, vajinadan anüse doğru temiz bir bez ile güzelce silinmelidir. Bu işlem birkaç kez tekrar edilmelidir.
• İdrar vermeden önce vajina dudakları bir elle açılmalı ve idrarın bir kısmı tuvalete bir kısmı steril idrar kabına olacak şekilde idrar verilmelidir.
Spot idrar, anlık idrar anlamına gelmektedir. Yani, laboratuvarlarımızda sabah aç karnına verdiğiniz idrar örneği spot idrar olarak değerlendirilebilir.
İdrar, vücudumuzdan atılmazsa, kana karışır. Oksijen ve su taşıyan kana idrar karışması halinde, tüm vücuda yayılır. İdrarın kana karışması, böbrek yetmezliği gibi üretradaki idrar posasında meydana gelebilecek çeşitli böbrek rahatsızlıkları ortaya çıkar.
İdrar yolu enfeksiyonu olan kişilerin bol su içerek mesanelerini düzenli yıkaması gerekir. Bu yüzden günde en az 2 litre su içilmesi önerilmektedir. İyileşmeyi destekleyecek bir başka öneri, bitkisel çayların tüketimidir. Enfeksiyon hastalarının, alkol, kahve ve limon gibi tahriş edici sıvıların tüketimini kısıtlamaları önerilir.
Yumurtalık rezervleri değerlendirirken bakılan hormonlardan biri AMH hormonudur. Bu hormon değerinin yükseltilmesi, kür, şifalı karışım veya bitki çayları ile mümkün değildir. AMH değeri, dışarıdan müdahaleyle ve ilaç kullanımıyla yükselen bir değer değildir. Tüp bebek tedavisinde kullanılan ilaçlar AMH değerini yükseltmekten ziyade, yumurtalıklarda var olan yumurtaları büyütmek içindir. Düşük AMH değerine sahip hastaların, alanında uzman tüp bebek hekimlerinden bireysel tedavi üzerine destek almaları tavsiye edilmektedir.
Bu durum yapılacak test ile alakalı olarak, genellikle adetin 2. ve 3. günü yapılır. Progesteron takibi için önerilen süre ise adetin başlangıcından itibaren 20. gündür. Hormon testleri aç karnına yapıldığından, sabah 08.30 – 09.00 arasında kan, idrar yada tükürük örneği alınarak yapılır.
Hormon testi yöntemi, bakılacak hormon değerine göre farklılık gösterebilir. Örneğin, prolaktin hormonuna bakılması gerekiyorsa, testin özelliğinden kaynaklı olarak bir gün öncesinde cinsel ilişkide bulunulmamalı ve meme başları uyarılmamalıdır.Tiroit hormonlarını inceleyen test için herhangi özel bir zaman bulunmazken, kortizon ölçümü için testin yapılabileceği en uygun zaman dilimi 08.30 – 9.00 arasıdır. Kadınlarda hormon testi, idrar, tükürük veya kan örneği alınarak yapılır.
Hormon testi uygulaması, standart olarak aç karnına yapılır. Ancak, bakılacak hormon değeri neticesinde nasıl yapılacağı değişiklik gösterebilir. Tiroit hormonu için özel bir zaman veya durum beklentisi yoktur. Kortizon ölçümü için, sabah 08.30 – 09.00 arası uygundur. Erkeklerde hormon testi, genellikle tükürük, kan yada idrar örneği alınarak yapılır.
Hormon bozukluğu tedavisi, bozukluğun var olduğu hormona göre değişiklik gösterse de ortalama 3 – 6 ay içinde tedavi tamamlanır. Bazı hormonal hastalıklar ise hayat boyu ilaç kullanımını gerektirebilir.
Hormon bozuklukları tanısının ardından, alanında uzman doktor aşağıdaki tedavi seçeneklerini hastaya sunabilir;
• Doğum kontrol veya hormon kontrol ilaçları,
• Vajinal östrojen kremler,
• Hormon yenileme ilaçları,
• Eflornitin (Vaniqa) kremi,
• Antiandrojen ilaçlar,
• Letrozol (Femara) ilacı,
• Klomifen (Clomid) ilacı,
• Yapay ortamda döllenme teknolojisi,
• Levotiroksin içeren ilaçlar,
• Metformin ilacı,
• Testosteron içeren bantlar ve jeller.
Hormonal bozukluk hissi yaşayan kadınlar kadın hastalıkları ve doğum uzmanına başvurabilirler. Ayrıca, dahiliye ve endokrinoloji tıbbi birim doktorları da hastaların hormon testine gönderebilir.
Hormon bozukluğu yaşayan kadınlarda aşağıdaki belirtiler görülebilir;
• Vajinal kuruluk,
• Göğüslerde hassasiyet,
• Ağır, sancılı ve düzensiz adet dönemleri,
• Hazımsızlık,
• Zayıf ve kırılgan kemikler,
• Gece terlemeleri,
• İshal yada kabızlık,
• Kilo alma,
• Klitoris genişlemesi,
• Kısırlık,
• Kıllanma,
• Menstruasyon döneminde sivilce oluşumu,
• Sesin derinleşmesi.
Hormon bozukluğundan muzdarip erkekler aşağıdaki belirtileri tecrübe edebilir;
• Azalmış kas kütlesi,
• Osteoporoz,
• Azalmış cinsel istek,
• Düşük sperm sayısı,
• Memelerin aşırı gelişimi,
• Göğüslerde hassasiyet,
• Kıllanma.
Koagülasyon, kanın pıhtılaşması anlamına gelir. Kanamanın durmasında önemli birimlerden biridir ve olası bir yaralanma halinde reaksiyon oluşumuna engel olmaya, kanın pıhtılaşma sürecini hızlandırmaya çalışır.
Trombositler, kanamaya karşı vücudumuzu koruyan hücrelerdir. Kan sıvısı içinde birbirlerinden ayrı yüzerler ve kanama halinde ilgili bölgeye yapışarak kanın sıvı kısmında bulunan pıhtılaşmada görevli diğer elemanlarla pıhtı oluşumuna yardımcı olur.
Eritrosit, yapısında bulunan, kana kırmızı rengini veren hemoglobin ile dokular arasında karbondioksit ve oksijen gibi gazların taşınmasını sağlayan alyuvarlardır.
Lökositler, mikroskop altında incelendiği zaman farklı görüntüler gösteren bir grup hücredir. Bu hücreler, vücuda giren mikrop ve virüs gibi hastalık etkenleri gibi yabancı cisimlerle mücadelede görev alır.
WBC, akyuvar, beyaz kan hücresi ve lökosit aynı anlama gelmektedir. Asıl görevi vücudumuzda enfeksiyonlarla mücadele etmek olan bu beyaz kan hücrelerinde, zaman içinde artış veya azalma gözlemlenebilir.
HGB, hemoglobin proteinin kısa ismidir. Hemoglobin, solunum organlarından dokulara oksijen, dokulardan organlara karbondioksit ve proton gazlarını taşır. HGB, eritrositlerin içinde bulunan, başlıca sentez yeri kemik iliği olan, demir içeren moleküllerle bağlı proteindir.
Hematoloji, İç Hastalıklar (Dahiliye) tıbbi biriminin iç branşıdır. Bu alan, genellikle lenfatik organlara, kemik iliğine, kan sayımı düzensizliklerine, trombosit düzensizliklerine odaklanır. Lenf bezleri, timus, dalak ve lenfoid dokusu dahil tüm kan hücreleri tarafından beslenen organlar, hematolojinin uzmanlık alanına girer.
Hematoloji, kan bilimi anlamına gelir ve kan bozukluklarıyla ilgilenen bilim dalına verilen isimdir.
Hamilelikte mide bulantısını engellemek için hafif egzersizler yapabilir, akupunktur tedavisi uygulanabilir, kraker, zencefil, donmuş meyve, nane, narenciye meyveler tüketilebilir ve bulunulan odanın ısısının çok sıcak olmaması sağlanabilir.
Döllenen yumurtanın rahme yerleşme zamanı yaklaşık 6 – 10 gündür. Bu süreden sonra yapılan hamilelik testlerinden sonuç elde edilebilir.
Adet döngüsünün ortalama 14. gününde, yumurtlamayı takip eden birkaç saat içinde spermle yumurtanın birleşmesi halinde döllenme gerçekleşir. Yumurtlamadan 12 – 24 saat sonra, ortalama 250 milyon spermden birinin tüplere ulaşıp yumurtanın sert kabuğunu geçmeyi başarmasıyla hamilelik oluşur.
Son adet döngünüzün başlangıcından itibaren 10 ile 20 gün arasında bir yerde döllenme gerçekleşmiş olmalıdır. Hamileliğinizi bu günleri baz alarak hesaplayabilirsiniz.
Tüp bebek tedavisinde en son aşama olan yumurta transferinden 12 gün sonra idrar veya kan yoluyla hamilelik testi yapılır. Hamilelik tuttuysa kanama görülmez ve test sonucu pozitif çıkar. Ardından, normal hamilelik belirtileri görülecektir.
Gaita örneği alınmadan önce, steril kabın üzerinde hastanın adı, soyadı, doğum tarihi ve örneğin alındığı gün yazılır.
Gaita tahlili alındıktan sonra derhal soğuk bir ortama alınmalıdır. Ortalama 48 saat etüve yerde bekletilip mikrobiyoloji uzmanı tarafından değerlendirilmeye alınır. Patojen bakteri üreten kültür sonuçlarının çıkması 2 – 3 günü bulabilir.
Gaita örneği steril, su geçirmez, ağzı geniş bir steril kaba konulur. Gaita örneğinden kaşık yardımıyla, varsa mukuslu ve kanlı bölgeden alınarak kaba konulur. Soğuk bir ortama alınmalı ve teste tabi tutulmalıdır.
Gaita testi süresi, hastanın gaita boşaltım ihtiyacına da bağlı olarak örneğin verilme süresine göre değişiklik göstermektedir. Örneğin alınma süresinden sonra 3-4 gün içinde sonuçlanabilir.
Hamilelik sırasında antibiyotik tedavisi güvenlidir. Kadın doğum uzmanları, bebek için güvenli 3 – 7 günlük antibiyotik reçetesi yazar. Bu yüzden, çoğu enfeksiyon hastalıkları gibi antibiyotikle tedavi edilebilir. Belirtilerin 3 gün içerisinde geçmesi beklenir.
Enfeksiyon kapmış yanık yaranın sulu içi mikrop kapar ve daha çok sulanır. Kişiyi ateş basar, yaranın iyileşmesi yavaşlar, yara yayılır.
Bebeklerde enfeksiyon belirtisi görüldüğü zaman derhal hastaneye götürülmelidir. Kanda enfeksiyon saptanırsa, mikrobu yenmek için antibiyotik tedavisine başlanmalıdır.
Aynı zamanda, sıvı dengesini sağlamak için uygun beslenme yöntemi tercih edilmelidir. Gerekirse oksijen takviyesi de kullanılmalıdır. Tedavi süresince bilincin açık olması önemlidir.
Virüslerin sebep olduğu hastalıkların tamamı viral enfeksiyondur. Viral enfeksiyonlar uçuk, kızamık, kızamıkçık, HIV, HPV, soğuk algınlığı, siğil, su çiçeği, çocuk felci, alt ve üst solunum yolları enfeksiyonları, en sık görülen enfeksiyonlardandır.
Enfeksiyon nedeni hastanede çabucak saptanabilir ve gerekli tedavi planı oluşturulabilir. Birçok bakteri ve mantara karşı antibiyotik tedavisi uygulanır.
Tedavi süresince, kullanılan ilaçların değiştirilip değiştirilmemesine duyulan ihtiyaç, en farklı ilaçlar, tedavinin ne kadar süreceği gibi faktörler incelenir.
Enfeksiyon kapan yara ağrı yapar. Yara bölgesindeki yaranın derinlerinden gelen ağrının artması halinde bir doktora görünmelisiniz.
Genelde enfeksiyon kapmış yara bölgesinde şişlik, sıcaklık, hassasiyet ve ağrı gözlemlenir.
Özel Viromed Labaratuvarları
